Doğadan ilham alan sürdürülebilir eko-endüstriyel park gelişimi ve tasarımı
Künye
Genç, O. (2020). Doğadan ilham alan sürdürülebilir eko-endüstriyel park gelişimi ve tasarımı. (Doktora Tezi). İskenderun Teknik Üniversitesi / Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü, Hatay.Özet
Endüstriyel simbiyozun somut gerçeklerinden biri, yan ürün/atık değişimlerinin teşvik edildiği,
böylece kaynak verimliliğinin iyileştirilebileceği ve çevresel etkilerin en aza indirilebileceği
eko- endüstriyel parklardır. Dünyada pek çok sanayi bölgesi olmasına rağmen bunların çoğu,
bu sanayi bölgelerinde yer alan endüstriler arasındaki simbiyotik ilişki yokluğu veya yetersizliği
nedeniyle henüz eko-endüstriyel parklar olarak nitelenememektedir. Sıfırdan yüksek maliyetli
ve tahmin edilemeyen riskler barındıran eko-endüstriyel parklar inşa etmek yerine, mevcut
sanayi bölgelerini eko-endüstriyel parklara dönüştürmek daha stratejik bir yaklaşım olacaktır.
Bunun yanında, yeni kurulması planlanan sanayi bölgeleri eko-endüstriyel parklar şeklinde
tasarlanabilir. Bu tez çalışmasının amacı, biyomimikri ve sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda
endüstriyel simbiyoz anlayışını benimseyerek, Türkiye’deki sanayi bölgelerinin ekoendüstriyel
parklara dönüşebilme potansiyelini araştırmak ve yeni kurulması planlanan sanayi
bölgelerinin eko-endüstriyel parklar şeklinde tasarlanabilmesi için inşaat endüstrisi özelinde
teorik prototip bir eko-endüstriyel park tasarlamaktır.
Sosyal ağ analizi ve besin ağı analizi, uygulanabilir endüstriyel simbiyoz ilişkileri açısından
simbiyotik ağ konfigürasyonlarındaki farklılıkları değerlendirmeyi sağlar ve eko- endüstriyel
parkların esnekliğini, fazlalık etkisini, bağlanabilirliğini ve döngüselliğini analiz etmeye
yardımcı olur. Yöntemin kullanımı, Türkiye'deki sanayi bölgelerinden birinde bir vaka
çalışması olarak gösterilmiştir. Sanayi bölgesindeki tesislerin gelecekteki potansiyel ilişkilerini
içeren dört potansiyel gelecek senaryosu önerilmiştir. Bu senaryolar, mevcut konfigürasyon ile
karşılaştırılmıştır. Sonuçlar; esnekliğin, katılımcı tesislerin sayısının ve bunlar arasındaki
simbiyotik etkileşimlerin, sanayi bölgesinde farklı potansiyel gelecek senaryoları uygulayarak
arttığını göstermektedir. İnşaat endüstrisi özelinde eko-endüstriyel park tasarımı için, inşaat
sektörüne üretim yapan tesisler ile sektörden atık alan ve atık veren sektörler de tespit
edilmiş ve iki adet veri seti oluşturulmuştur. Veri setleri ile doğadan esinlenerek belirlenen
amaç ve kısıtlar kullanılarak matematik modeller oluşturulmuş ve optimizasyon yapılarak
dört adet teorik potansiyel eko-endüstriyel park tasarlanmıştır. Sonuç olarak, tasarlanan ekoendüstriyel
parkların doğanın bazı sürdürülebilir özelliklerini takip ettiği görülmüştür. One of the concrete examples of industrial symbiosis development is eco-industrial parks, which improves
resource efficiency and minimizes environmental impacts by adopting models for waste
exchanges between industries. Despite past efforts, many industrial zones around the world are
not yet considered as eco-industrial parks because of the low number (or total lack) of symbiotic
relationships among industries. A promising strategy is to develop those existing industrial zones
into eco-industrial parks. Besides, future industrial zones can be designed as eco-parks. The
objectives of this study are to investigate the improving possibility of industrial zones towards
eco-industrial parks and to design a theoretical bio-inspired construction industry eco-industrial
park.
In order to assess the improving possibility of industrial zones towards eco-industrial parks, this
study demonstrates such an assessment approach using an integration of food web analysis and
social network analysis to show how to assess the environmental and economic improvement
between the current and future potential configurations of an industrial zone. These two methods
can assist in assessing differences in network configurations with respect to potential
implementations of industrial symbiosis, and in analysing the resilience, redundancy,
connectance, and cyclicity of eco-parks. The use of the methods is illustrated in a case study of an
industrial zone in Turkey. Four potential future scenarios are proposed including potential future
co-location of companies in the industrial zone in order to foster industrial symbiotic network
formation. These scenarios are compared with the current configuration. The results indicate the
method’s ability to assess the resilience of an industrial network. To design the theoretical bioinspired
construction industry eco-industrial parks, two datasets containing construction related
sectors and the sectors that send/receive waste/by-products to/from the construction industry are
created. Then, mathematical models are created using the data sets, bio-inspired objectives and
constraints, and finally four theoretical potential eco-industrial parks are obtained. The results
show that the designed eco-industrial parks follow some sustainable properties of natural
ecosystems as a result of implementing the industrial symbiosis.