Ticari ve finansal açıklığın ekonomik büyüme üzerine etkisi:seçilmiş OECD ülkeleri üzerine ampirik bir inceleme
Künye
Soysal G. (2024). Ticari ve finansal açıklığın ekonomik büyüme üzerine etkisi:seçilmiş OECD ülkeleri üzerine ampirik bir inceleme. (Yüksek Lisans Tezi). İskenderun Teknik Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Ekonomi Finans Ana Bilim Dalı, Hatay.Özet
KüreselleĢmenin etkisiyle ülke ekonomileri arasında ki iliĢki hiç olmadığı kadar artmıĢtır.
Uluslararası ticarette ticari ve finansal engeller kalkmaya baĢlamıĢtır. Üretim faktörlerinin
dolaĢımını sınırlandıran etkenlerin azalması dünyanın küresel bir pazara dönüĢmesini sağlamıĢtır.
KüreselleĢmenin dünyada her ülke kendi düzeyinde serbestleĢme politikaları uygulamıĢtır.
SerbestleĢme hareketlerinde karĢılaĢtırmalı üstünlüklere sahip ürünler üretilerek üstünlük
kurulabilmektedir. Bu amaçla firmalar daha kaliteli ürünleri daha ucuza üreterek verimliliği
arttırmıĢtır. Verimlilik artıĢı ile rekabet ortamında üstünlük elde edilmeye çalıĢılmaktadır.
SerbestleĢme, ticari ve finansal olmak üzere iki boyutta değerlendirilmektedir. Literatürde ticari
serbestleĢme ölçülebilir bir kavram olarak ticari açıklık ve finansal serbestleĢme de ölçülebilir bir
kavram olarak finansal açıklık Ģeklinde karĢımıza çıkmaktadır.
Ülkelerin uyguladıkları serbestleĢme politikaların temel motivasyonu hedeflenen büyüme
oranlarına ulaĢarak, diğer ülkelerle girmiĢ oldukları rekabet yarıĢında geride kalmamaktır. Modern
iktisadın en baĢından beri önem verdiği konulardan biri büyümedir. Büyüme geliĢmenin ve
rekabetin ölçülebilir bir göstergesi olarak görülmektedir.
Gelinen noktada dıĢa açıklık ülkelerin uygulamak zorunda olduğu temel politikalardan biri haline
gelmiĢtir. Bu bağlamda ülkelerin tercih ettiği politikalar refahı yükseltebileceği gibi dıĢa bağımlı
hale de getirebilmektedir. ĠĢte bu yüzden ticari ve finansal açıklığın büyümeyi nasıl ve ne yönde
etkilediği önemle takip edilmesi gereken bir araĢtırma konusudur.
Bu çalıĢmada ticari açıklık (ithalat ve ihracat toplamının GSYH içerisindeki payı) ve finansal
açıklık(doğrudan yabancı yatırım net giriĢlerinin GSYH içerisindeki payı) ile ekonomik büyüme
iliĢkisi seçilmiĢ 33 OECD ülkelerinin (Avusturya, Avustralya, Türkiye, ABD, Almanya, Belçika,
Çekya, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, G.Kore, B.Krallık, Ġrlanda, Hollanda, Ġspanya,
Ġsrail, Ġsviçre, Ġsveç, Ġtalya, Japonya, Kanada, Kolombiya, Letonya, Lüksemburg, Meksika,
Macaristan, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovenya, Slovakya, Yunanistan) verileri kullanılarak
ampirik açıdan test edilmesi amaçlanmıĢtır. Ampirik analiz yöntemi olarak Emirmahmutoğlu-Köse
nedensellik analizi yöntemi kullanılmıĢtır.
ÇalıĢma sonucunda elde bulgular doğrultusunda, finansal açıklıktan büyümeye doğru Ġtalya,
Norveç, Avustralya ve Letonya için nedensellik iliĢkisinin varlığı tespit edilmiĢtir. Ticari açıklıktan
büyümeye doğru ise Finlandiya, Japonya, ABD, Danimarka, Kanada, Norveç ve Estonya için
nedensellik iliĢkisinin varlığı tespit edilmiĢitr. With the impact of globalization, the relationship between the economies of countries has increased
more than ever before. Trade and financial barriers to international trade have begun to disappear.
The reduction of factors limiting the circulation of factors of production has transformed the world
into a global market. Every country in the world of globalization has implemented liberalization
policies at its own level. In liberalization movements, superiority can be established by producing
products with comparative advantages. For this purpose, companies increased efficiency by
producing better quality products at cheaper prices. Efficiency gains are used to gain superiority in
the competitive environment.
Liberalization is evaluated in two dimensions: commercial and financial. In the literature, trade
liberalization appears as trade openness as a measurable concept and financial liberalization as
financial openness as a measurable concept.
The main motivation behind the liberalization policies implemented by countries is to achieve the
targeted growth rates and not to fall behind in the competitive race with other countries. One of the
issues that modern economics has emphasized from the very beginning is growth. Growth is seen
as a measurable indicator of development and competitiveness.
At this point, openness has become one of the main policies that countries have to implement. In
this context, the policies preferred by countries can increase welfare or make them dependent on
foreign countries. Therefore, how and in what direction trade and financial openness affect growth
is a research topic that needs to be closely monitored.
In this study, the relationship between trade openness (the share of total imports and exports in
GDP) and financial openness (the share of foreign direct investment net inflows in GDP) and
economic growth was examined in 33 selected OECD countries (Austria, Australia, Turkey, USA,
Germany, Belgium, Czechia, Denmark, Estonia, Finland, France, S.Korea, U.K.Kingdom, Ireland,
Netherlands, Spain, Israel, Switzerland, Sweden, Italy, Japan, Canada, Colombia , Latvia,
Luxembourg, Mexico, Hungary, Norway, Poland, Portugal, Slovenia, Slovakia, Greece) It is aimed
to be tested empirically using data. Emirmahmutoğlu-Köse causality analysis method was used as
the empirical analysis method.
As a result of the study, in line with the findings, it was determined that there was a causality
relationship from financial openness to growth for Italy, Norway, Australia and Latvia. A causal
relationship from trade openness to growth has been found for Finland, Japan, the USA, Denmark,
Canada, Norway and Estonia.